9 Mayıs 2016 Pazartesi

1 – SEN BROŞÜR ALMASAN DA OLUR



Aslında Erzurum’a gitmek aklımın ucundan geçmiyordu. Belki de bu yüzden isteksiz isteksiz yapıyordum her işi.

Daha sınav zamanı, sınava girebilmek için fakülte koridorlarında kayıt yaptırıyorum. Uykusunu alamamış veya göz anatomisinde ciddi bir bozukluk olan görevli adam bana tip tip bakıp – ister istemez öyle algılıyor insan – elime bir kağıt tutuşturdu.

“Doldur, ver.” dedi; doldurup verdim.

Kağıdın bir taraflarını kopardı, bir tarafını mühürledi, bir yerine imza attı ve bana verdi. Bende o sırada etrafı inceliyordum. Güzel Sanatlar Fakültesinin idari işler için kullanılan katının koridorları, kayıt işlemleri için hizmete açılmış. Koridor baştan sona kitapçıklarla, broşürlerle, kağıtlarla doluydu.
Kaydımı yaptırdığım masada duran broşürlere gözüm ilişiyor; sınavla ilgili olabileceğini düşünüyor; almak istiyorum ama nedense alamıyorum. İçimden bir ses “Çek elini!” diyor; hemen çekiyorum.
Adama bakıyorum, birvşeyler söyleyecek mi diye. Sanki diyecek ama... Demiyor.

Düşünüyorum, ne diyebilir ki bana diye? Mesela sınavla ilgili olarak öneriler, öğütler, bilgiler... Mesela şu broşürlerden birini al...

Ne yazık ki adam pek de  öyle konuşma taraftarı değil. Galiba içimdeki ses beni yanıltıyor.
Ona verdiğim bu toleranslı kısacık zamanı kendimce bitirip tam gitmeye yelteniyordum ki adamın dilleri çözüldü.

Kağıdımı bana verirken dikkatini çekmiş olacak ki kızgınca sordu bana: “Neden sadece grafiği yazdın?” İstediğim tek bölümün orası olduğunu söyledim. Tuhaf tuhaf yüzüme baktı. Kafasını bir yana bir bu yana sallayarak homurtular içinde bir şeyler söylendi. Şu kısmını anladım: “Sen o bölümü kazanmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun? En yüksek puanlı yer orası! İki seçenek hakkın daha var, doldursana şunları da!”

Gözümün içine sokarcasına uzattığı parmağına aldırmadan istediğim tek bölümün grafik olduğunu söyledim. Kazanamazsam canım sağ olsun dedim. Kazanacaksamda sadece grafik bölümünde okuyacağımı belirttim.

Adam bana bakmaktan bile sıkıntı duyar gibi bir ruh hali içindeydi. Artık ona laf dinlemez ukalanın biri gibi mi görünüyordum, yoksa burnu Kaf Dağında dolaşan hadsizin teki mi bilinmez; elimin masadaki broşürlere gittiğini görünce adamın resmen gözleri alevlendi.
Ani bir refleksle elimi çektim.

Neredeyse iki gün süren otobüs yolculuğumun hemen sonrasında kayıt yaptırmaya gelmiştim ve gözleriyle beni yiyecek gibi bakan bir adamla sabah sabah tartışmak gibi bir niyetim yoktu.
Oradan çıkıyorum.

Yolda abimle birlikte yürürken sınav şartlarının neler olduğunu sordum ona, bilmediğini söyledi...
Ve sınava girdiğimde bildiğim tek şey, sınavın saati ile yeriydi. O da kayıt yaptırdığım yerde cama tutuşturulmuş bir kağıtta yazıyordu ve etrafı süzerken görmüştüm de ondan! Yoksa müneccim filan değildim.

Ancak bu yeterli olmadı çünkü ilk sınava girip geçtikten sonra ikinci sınavda çuvalladım.
Sınava girerken katılımcı listesinin ilk sıralarında adım olduğu için sınava erkenden girme şansım oldu. Boş kalan zamanımı etrafı incelemekle geçirdim.

Üniversitenin yemekhanesi olarak kullanılan o uçsuz bucaksız gibi görünen koca alanda kendime uygun bir yer arayıp en uygun yerin de hemen girişteki masa olduğuna karar verdim. Öyle ki sınavdan çıkarken fazla biryol kat etmek zorunda kalmayayım diye.

Oturdum. Önüme bir kız geldi yerleşti. Sonra bana dönüp “Su doldurmaya gidelim mi?” dedi. Ben de “Olur ama benim suluğum filan yok ki” deyince kız afalladı.

Birlikte lavaboya doğru ilerlerken “Neden suluk almadın yanına?” diye sordu. Ben de başımı hafifçe kaldırıp birazcık da kabarıp şişindim. “Ben öyle heyecanlı biri değilim, sınavlarda suya filan ihtiyaç duymam. Hatta bazısı yanına şeker bile alır!”

Kız, şaşkın şaşkın yüzüme bakmaya devam etti. Ben ise bu bakışlara çok anlam veremiyordum.
Lavaboya geldiğimizde kız, su şişesine ve suluğuna suyu doldurdu. Tek kelime  konuşmadık. Tam sınav salonuna doğru çıkacakken “Peki, sulu boyayı neyle yapacaksın?” diye sordu.

Kolunun altına sıkıştırdığı broşüre ister istemez gözüm kaydı. Broşür almama izin vermeyen o adamı da yine ister istemez hatırladım. Meğerse sınav şartları broşür içeriğinde açık açık yazıyormuş...

Neyse olacak olan, öyle olsun deyip ikinci sınava da böylelikle girdim.

****Doğunun Parisi****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder